ÖtAnazİ Çözüm Değİl
1600'ler
Sokak köpeklerine karşı yapılan ilk uzaklaştırma hareketi, İstanbul'daki "başıboş (veya gezici) köpekler" sorununu çözmek amacıyla, İstanbul surları içindeki köpeklerin şehrin diğer bölgelerine sürülmesiyle başlamıştır.
1800'ler
Şehirdeki tüm köpeklerin toplanarak ıssız bir adaya sürülmesi yetkililer tarafından birkaç kez denenmiş ancak halkın direnci ve baskısı nedeniyle bu kararlar uygulanamamış ve köpekler geri getirilmiştir.
1910
Hayırsız Ada Katliamı
Dönemin Belediye Başkanı, köpeklerin toplatılmasına dair emir vermiştir. Köpeklerden “kurtulabilmek” için yakalanan her bir can başına kişilere ücret verilmiş, kanıt olarak ise köpeklerin kuyrukları istenmiştir.

Toplatılan köpekler öncelikle Topkapı Sarayı dışarısındaki kafeslerde tutulmuş, ardından ise günümüzde Hayırsız Ada olarak bilinen Sivri Adaya götürülmüşlerdir.
Atıldıkları adada sığınacakları bir yer olmaksızın hayata tutunmaya çalışan köpekler, açlık ve susuzlukla mücadele etmişlerdir.

Hayırsız Ada
80.000 köpeğin
mezarıdır.
Bir hayvanları koruma derneğinin kurulmasına dair fikirler çoğalmış ve nihayetinde İstanbul Himaye-i Hayvanat Cemiyeti 1912 yılında kurulmuştur. Derneğin kuruluşunun ardından hayvanlara yönelik büyük bir itlaf kampanyası tekrar yaşanmamıştır.
Fakat Himaye-i Hayvanat Cemiyeti, zaman içerisinde kuruluş amaçlarından uzaklaşmış ve zamanla hayvanlara acı çektirmeden ölüm vaat eder noktaya gelmiştir.
Sürgün
İmha
1600'ler
Sokak köpeklerine karşı yapılan ilk uzaklaştırma hareketi, İstanbul'daki 'başıboş (veya gezici) köpekler' sorununu çözmek amacıyla, İstanbul surları içindeki köpeklerin şehrin diğer bölgelerine sürülmesiyle başlamıştır.
2004
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nu kabul edilmiştir fakat bu kanun bir hayvan hakları kanunu olmaktan çokça uzaktı. Bu kanun ve ilgili diğerleri; hayvanları ticari bir eşya yerine koyan insan merkezli “hayvan refahı/hayvancılık” kanunlarıydı.
Kanun, hayvanlara karşı yapılan bütün suçları bir kabahat kategorisine koymakta ve sadece para cezası ile yetinmekteydi. Ne hayvan haklarını ne de hayvanları koruyabilecek yeterlilikte değildi.
Ayrıca, bu kanun ile sokakta yaşayan hayvanların refah ve yaşamı ile ilgili temel sorumluluk yerel yönetimlere verilmiştir. Belediyeler, sokak hayvanlarını kısırlaştırılıp temel aşıları, ihtiyaçları ve varsa tedavilerini sağlanıktan sonra hayvanları yaşam alanlarına geri bırakılmalıdır.

Ancak yerel yönetimler tarafından gerçekleştirilen “toplama” adı altında yapılan müdahaleler çoğu belediyede hiç gerçekleşmemiş, gerçekleşenlerde de sokak köpekleri için yerinden etme, şiddet, hastalık ve ölüme terk etme olaylarına tanıklık edilmiştir.
2024
Belediyelerin 2004 yılında kendilerine verilen görevleri yerine getiremeyip sokak hayvanı popülasyonu koruma amaçları başarısız olunca toplumda artan kutuplaşma neticesinde 5199 sayılı kanunda düzenlemeye gidilmiştir.
Ağustos ayında meclis'ten geçen yeni kanun teklifi ile“topla, aşıla ve kısırlaştır, yerine bırak” metodundan vazgeçilmiştir. Bu yeni düzenleme, sokaktaki tüm köpeklerin toplanarak sahiplen dirilinceye kadar barınaklarda bakılmasına hükmediyor ve belediyelere gerekli işlemleri yapmak için 4 senelik bir zaman tanımaktadır.
Fakat, burada bir problem ortaya çıkıyor. Türkiye’de günümüzdeki barınak kapasitesi 100 bin civarlarındadır. Kanunda yer alan Bu sayıyı 4 milyona çıkarmak ve hayvanları seneler boyunca buralarda barındırmak, ne organizasyonel ne de ekonomik olarak mümkün bir karar değildir.
Bu düzenleme ayrıca:
“İnsan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, bulaşıcı hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olan” köpeklerin veteriner hekim tarafından/gözetiminde öldürülebileceği” maddesini de barındırmaktadır.
Bu maddedeki “olumsuz davranışları kontrol edilemeyen hayvan” ifadesinde bulunan muğlaklık birçok yetkiliye göre doğrudan hayvanların öldürülebileceği anlamına gelmektedir.
Endişemiz, yerel yönetimlerin bu muğlaklıktan faydalanarak barınak inşa etmek yerine, verilen imkansız görevi ötenazi veya itlaf hareketine dönüştürmeleridir. Ötenazi, başarısız bir popülasyon kontrol yöntemidir ve uzun vadede hem bizim coğrafyamızda hem de yurtdışında birçok ülkede görüldüğü üzere etkili değildir. Bu kanunun olası sonucu yüz binlerce canlının bir hiç uğruna katliama uğramasıdır.
Bu yüzden,
Yasayı Geri Çek
Kaynakça ve Alıntılar
-
Çankaya, H., Ekiz, C., & Şahin, N. (2024). Türkiye’de Hayvanların Korunması Politikası. Fiscaoeconomia, 8(2), 825-861. https://doi.org/10.25295/fsecon.1434116
-
Akbulut, O., & Çobanoğlu, P. D. N. (2020). TÜRK HUKUKUNDA HAYVANLARIN KORUNMASINA İLİŞKİN YASAL MEVZUAT VE BU MEVZUATA GÖRE HAYVANLARIN HUKUKİ DURUMLARI. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi(36), 1-37.
-
Türkiye’de Sokak Köpeği Sorunu Nasıl çözülür? Evrim Ağacı. (n.d.). https://evrimagaci.org/turkiyede-sokak-kopegi-sorunu-nasil-cozulur-17769
-
BBC. (n.d.). Sokak Hayvanları Düzenlemesi Yürürlüğe Girdi: Kanun Neler getiriyor, Nasıl Uygulanacak?. BBC News Türkçe.
-
1910 Hayırsızada Toplu Sürgün ve Katliamı | HAYVAN HAKLARI TARİHİ | KÜTÜPHANE | HAYTAP - Hayvan Hakları Federasyonu. (n.d.). 1910 Hayırsızada Toplu Sürgün ve Katliamı: Hayvan Haklari tari̇hi̇: Kütüphane: Haytap - Hayvan hakları federasyonu. HAYTAP.